Big Bang (Büyük Patlama) nedir, Big Bang’den sonra neler oldu sorularının cevapları ve tüm merak edilenler yazımızda.
Big Bang Nedir?
Bilinen evrenin nasıl oluştuğu ile ilgili ortaya atılan en önemli teori Big Bang yani Büyük Patlama olayıdır. Her şeyin başlangıçta yoğun ve sıcak bir nokta olduğu bu teoriye Büyük Patlamadan sonra neler olduğu ve evrenin nasıl ortaya çıkmış olduğu kuantum düzeyinde incelenmesi gereken bir durum.
Aslında Big Bang için bir teoriden fazlası diyebiliriz. Bunun nedeni ise elimizde oldukça güçlü kanıtların olması. Bu kanıtlardan bazıları kuantum düzeyinde hesaplanan matematik işlemleri olsa da bazıları gözle görülür ve elle tutulur verilerden oluşuyor. Big Bang oldu peki daha sonra? İşte bu nokta tam olarak bugün bilim insanlarının üzerinde çalışma yaptığı en önemli soruyu oluşturuyor. Büyük Patlama sonrasında neler olduğunu yakından inceleyelim.
Büyük Patlama Nedir?
Big Bang yani Büyük Patlama teorisi ilk defa 1927’de Belçika‘lı bilim insanı ve Rahip olan Georges Lemaître tarafından ortaya atıldı. Bu teoriye göre evrenin yoğun ve sıcak bir noktadan patlayarak genişlediğini ve bugün bile hala genişlemekte olduğunu iddia etti. Bu iddia birkaç yıl sonra gözlemlerle de desteklendi.
ABD‘li Astronom Edwin Hubble, 1929’da uzak galaksilerde bir kayma, uzaklaşma olduğunu farketti. İncelemelerini detaylandırdıkça gerçekten de gökyüzüne bakınca gördüğümüz tüm nesnelerin bizden uzaklaşıyor olduğunu keşfetti. Bunun anlamı evrenin gözle görülür bir şekilde genişliyor olduğuydu.
Big Bang 13,8 Milyar Yıl Önce Gerçekleşti
Sonraki yıllarda yapılan çalışmalarda Big Bang olayının 13,8 milyar yıl önce gerçekleştiği hesaplandı. 1998’de Berkeley Üniversitesi’nde görevli olan iki Gökbilimci‘nin yaptığı çalışma, Süpernova‘ların Dünya’dan hızla uzaklaştığını ortaya koydu. Bu çalışmalar evrenin ilk günlerinde neler olduğunu açıklamasa da Big Bang teorisinin gerçekliğini daha da güçlendirdi.
Big Bang Sonrasında Neler Oldu?
Her şey bir toz ve gaz bulutuydu demeden öncesine yani birkaç milyon yıl öncesine, Büyük Patlamaya dönelim. Yoğun ve sıcak bir nokta halinde olan her şey patladı. Bu patlama sonrası ilk yaşanan olayları zaman bazında ifade etmek oldukça zor. Çünkü yaşananların büyük bölümü kuantum düzeyinde bir zaman aralığı ile değerlendiriliyor.
Big Bang sonrasında her şey 10 üzeri 26 kat genişledi ve 100 bin kat soğudu. Bu soğuma sonrası ilk madde olarak bildiğimiz plazma halindeki kuark ortaya çıkmış oldu. Maddenin bu hali Quark-Gluon Plasma olarak isimlendiriliyor. Kuantum renk dinamiği, QCD olarak isimlendirilen bir yasa sayesinde bu maddenin hareketlerini anlayabiliyoruz.
İlk mikro saniyede oluşmuş olan kuark, saniyenin milyonda biri kadar zaman sonra proton ve nötron üretmeye başladı. Birkaç dakikada bu proton ve nötronlar birleşerek çekirdek halini aldılar. Yaklaşık 380 bin yıl sonra elektronlar, oluşan bu çekirdeklerin yörüngesinde yer aldılar.
Her şeyin bir toz ve gaz bulutu haline gelmesi ise Big Bang olayından yaklaşık 200 milyon yıl sonra gerçekleşti. İçinde karbon, oksijen ve demir bulunan yıldızlar bu dönemde oluştu. Helyum ve hidrojen gibi evrende çok miktarda bulunan elementlerin, yıldızlardan çok daha önce oluştuğu düşünülüyor. Ancak evren yalnızca bu elementlerden ibaret değil.
Karanlık Enerji ve Karanlık Madde
Big Bang sonrasında oluşan maddeler evrenin tamamını ifade etmiyor. Gezegenler, yıldızlar ve diğer cisimler evrenin yalnızca %4’ünü kaplıyor. Geriye kalan bölüm ise kocaman bir boşluk. Ancak kuantum fiziği‘nin yaptığı çalışmalar bize gösteriyor ki bu boşluk, gerçekten bir boşluk değil.
Evrenin yaklaşık %26’sı, karanlık madde olarak isimlendirilen bir madde ile kaplı. Karanlık maddenin ne olduğu hala çözülmeye çalışılıyor çünkü bildiğimiz hiçbir şeye benzemiyor. Herhangi bir ışık ya da radyasyon yaymıyor. Bilim insanları, karanlık maddeyi yalnızca sahip olduğu yerçekimi kuvveti ile tespit edebiliyorlar.
Karanlık madde yeterince gizemli değilmiş gibi bir de evrenin yaklaşık %70’ini kapladığı düşünülen bir karanlık enerji‘den söz ediliyor. Karanlık madde kadar bile bilgimizin olmadığı bu gizemli enerji türünün varlığı, gezegenlerin uzaklaşıyor olması gözlemine dayanıyor. Yani Big Bang sonrasında ortaya çıkan karanlık madde boşluğu, karanlık enerji ise evrenin genişlemesi için gerekli enerjiyi yaratmıştır.
CERN’de Keşfedilmek İstenen Nedir?
Evren nasıl oluştu sorusuna yanıt veren Big Bang, yani büyük patlama teorisi ve sonrasında yaşananlar, teorik fizikçiler tarafından son derece karmaşık matematiksel işlemlerle ispat edilebiliyor. Ancak uygulamalı fizik, tam olarak bu noktada devreye giriyor ve teorileri gerçek anlamda ispatlamayı hedefliyor.
CERN kısaltması ile bildiğimiz Conseil Européen pour la Recherche Nucléaire, Türkçesi Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi, Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nı kullanarak Big Bang olayını yeniden simüle ediyor. Bu çalışmada elde edilmek istenen ,en önemli sonuç, büyük patlama sonrasında yaşananları yeniden gerçekleştirmek.
Quark-Gluon Plasma’nın hangi etkiler sonucunda nötron ve protonları oluşturduğunu görürsek evrenin sırrını da tam olarak çözmüş olacağız. Kuantum fiziğinde yaşanan gelişmeler, pek çok konuda bilim insanlarına yeni çalışma alanları oluşturuyor ve evrenin gizemleri hakkında her geçen gün yeni bir bilinmez daha çözülmüş oluyor.
Big Bang’den Önce Ne Vardı?
Evrenin sırrını çözmek isteyen birçok insan Big Bang öncesinde neler olduğunu merak ediyor ve bilim insanlarının bu sırrı çözmelerini istiyor. Ancak bu sorunun bir yanıtı yok. Çünkü Stephen Hawking’e göre Big Bang öncesi hiçbir şey yoktu, hatta yok bile yoktu.
Hawking bu noktada Albert Einstein’in görelilik kuramına atıfta bulunarak uzay ve zaman sürekliliğinden bahsediyor. Evrenin sonu olduğunu ama aynı zamanda sınırsız olduğunu söylüyor. Tıpkı Dünya’nın etrafında dönmek isterseniz başladığınız yere geri dönmeniz ancak bu turu sonsuza kadar devam ettirebilmeniz gibi. Yani herhangi bir sınırdan, başlangıçtan ya da bitişten söz edemeyiz.